Türkiye, jeolojik konumu itibarıyla aktif fay hatları üzerinde bulunduğu için sık sık depremlerle karşı karşıya kalıyor. Bu depremlerden en yıkıcı olanlarından biri, 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli meydana geldi. Devlet, deprem sonrası toparlanma sürecinde önemli adımlar atmış ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), bu süreçte kilit bir role sahip olmuştur.
TOKİ, Kahramanmaraş başta olmak üzere, Elbistan, Afşin ve diğer etkilenen bölgelerde, depreme dayanıklı konutların inşası için çalışmalarını hızlandırmıştır. Projeler, sadece konut inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda deprem bölgesindeki insanların sosyal ve ekonomik olarak da rehabilite edilmesini amaçlamaktadır.
Dayanıklı Konutlar: TOKİ, deprem standartlarına uygun, dayanıklı ve uzun ömürlü binalar inşa etmek için modern mühendislik teknikleri kullanmaktadır. Bu binalar, deprem sırasında maksimum güvenlik sağlamak üzere tasarlanmıştır.
Sosyal Donatılar: Projeler, sadece konutları değil, aynı zamanda okullar, hastaneler ve alışveriş merkezleri gibi sosyal donatı alanlarını da içermektedir. Bu tesisler, toplumun daha hızlı bir şekilde normal yaşantısına dönmesine yardımcı olacak şekilde düzenlenmiştir.
Çevre Dostu Tasarımlar: TOKİ, sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyerek, enerji verimliliği yüksek, çevre dostu binalar inşa etmeye özen göstermektedir. Bu binalar, güneş panelleri ve yağmur suyu toplama sistemleri gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını entegre eder.
Kahramanmaraş ve çevresinde TOKİ tarafından gerçekleştirilen bu projeler, deprem sonrası toplumun daha hızlı iyileşmesini ve bölgenin ekonomik olarak kalkınmasını sağlamaktadır. Ayrıca, bu projeler sayesinde deprem riski altındaki diğer bölgeler için de önemli bir örnek teşkil etmektedir.
TOKİ’nin bu adımları, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle başa çıkma kapasitesini artırırken, deprem bölgesindeki vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmek için atılan önemli adımlardan biri olarak görülebilir.
TOKİ, Kahramanmaraş ve çevresindeki yeniden yapılanma sürecinde, son teknoloji inşaat malzemelerini ve yöntemlerini kullanmaya büyük önem vermektedir. Yapılan konutlar, sismik izolasyon teknikleri ve enerji sönümleyici sistemler gibi ileri teknoloji özelliklerle donatılmıştır. Bu teknolojiler, binaların depremlere karşı daha dayanıklı olmasını sağlamakla kalmayıp, enerji verimliliğini artırarak uzun vadede maliyet tasarrufu da sağlar.
Projelerin en önemli yönlerinden biri, yerel toplulukların ihtiyaçlarına ve önceliklerine duyarlı olmalarıdır. TOKİ, projeleri planlarken yerel halkla sürekli diyalog halinde bulunur. Bu yaklaşım, projelerin sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda sosyal yapıyı da güçlendirerek toplulukların daha dayanıklı hale gelmesine olanak tanır.
Deprem sonrası inşaat projelerinde çevresel etkilerin azaltılması da TOKİ’nin öncelikleri arasında yer almaktadır. İnşaat süreçleri sırasında çevresel düzenlemelere büyük önem verilir ve doğal kaynakların korunması için özel önlemler alınır. Bu, projelerin çevresel sürdürülebilirlik standartlarını karşılamasını sağlamaktadır.
TOKİ, projelerini finanse etmek için çeşitli kaynaklardan yararlanır ve uygun finansman modelleri geliştirir. Bu modeller, depremzedelerin yeni konutlara kolayca erişebilmelerini sağlamak için düşük faizli kredi seçenekleri ve uzun vadeli ödeme planları içerir. Ayrıca, devlet destekleri ve uluslararası yardım fonları da bu projelerde önemli bir rol oynar.
TOKİ, Kahramanmaraş ve çevresindeki inşaat projelerini tamamlamakla kalmayıp, gelecekteki potansiyel depremlere karşı daha geniş kapsamlı önlemler almayı planlamaktadır. Bu kapsamda, bölgedeki tüm yapıların deprem yönetmeliklerine uygun hale getirilmesi ve eski binaların güçlendirilmesi gibi adımlar öne çıkmaktadır.
TOKİ’nin Kahramanmaraş ve çevresindeki deprem bölgesinde yürüttüğü projeler, Türkiye’nin deprem riski yönetiminde önemli bir model teşkil etmektedir. Bu projeler, sadece fiziksel yapıların yeniden inşasıyla sınırlı kalmayıp, toplulukların sosyal ve ekonomik anlamda da yeniden yapılanmasını hedeflemektedir. Böylece, bölge halkının deprem sonrası daha güçlü ve dayanıklı bir toplum olarak ayağa kalkması amaçlanmaktadır. Bu süreç, aynı zamanda Türkiye’nin diğer riskli bölgeleri için de bir örnek teşkil etmekte ve ulusal afet yönetimi stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlamaktadır.
Emlak Dergisi